Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr – 22 Temmuz’da saatler 17.39’u gösterirken Çanakkale Ezine, 12 saniye süren bir depremle sarsıldı. Kandilli Rasathanesi’ne göre 4.9 büyüklüğündeki sarsıntıyı AFAD da 4.7 olarak kayıtlara geçti. Bu depremden yaklaşık 14 saat önce, gece 03.44’de Ayvacık’ta hissedilen 3.8’lik sarsıntı da bölgenin deprem aktivitesi ile ilgili endişe uyandıran sorular sorulmasına neden olmuştu. Kuzey Anadolu Fayı’nın (KAF) güney kolunun deprem geçmişi ve dün meydana gelen deprem, gelecekte yaşanacaklarla ilgili de ipuçları veriyor. Bugünden 3 bin 324 yıl öncesine ait kalıntılar, bir şehrin yeniden kurulmasına neden olan bir depremin varlığını gözler önüne seriyordu. Peki Çanakkale, Balıkesir ve Bursa’nın deprem geçmişi ne ifade ediyor? Gazi Üniversitesi Deprem Araştırma Merkezi Kurucu Başkanı ve Jeoloji Mühendisleri Odası Deprem Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Süleyman Pampal Çanakkale’deki sarsıntının binlerce yıllık şifrelerini Milliyet.com.tr’ye anlattı.
BÖLGENİN DEPREM SİCİLİ KABARIK
Dün kaydedilen deprem, bölgenin deprem geçmişine de ışık tutmayı gerektirdi. Bir İtalyan atasözüne göre, ‘Tarih tekerrürden ibaretti’ ve geçmiş geleceğin habercisi olabilirdi. İşte bundan hareketle Prof. Dr. Süleyman Pampal’a bölgenin geçmişteki deprem aktivitesini sorduk.
“Bölgede tespit edilmiş aktif fay da görünmüyor. Biraz daha güneyde, kuzey güney yönlü faylar var ama çok büyük deprem üretecek faylar değil bunlar. Çanakkale ve Balıkesir’in doğusunda Pamukova, İznik, Bandırma, Balıkesir’e doğru güneye giderken 7 büyüklüğündeki 1944, 7.2’lik 1953 ve yine 7 büyüklüğündeki 1964 depremlerinin olduğu görülüyor. Hemen yakın kuzeyde onlar dışında KAF’ın güney kolu üzerinde, Yalova Çınarcık çukuruna doğru olan bir bölüm var. Orada 7 ve üzeri depremler mümkün. Geçmişte Bursa’da, 1855 yılında önemli bir deprem var. Bu deprem bir dönüm noktası diyebiliriz. O depremden sonra, Osmanlı’da doğal afetlerde bilimsel yöntemler benimsenmiş, Bursa’da da tedbir alınıp, sonrası için yapılması gerekenler düşünülmüş. O zamana kadar farklı olan bakış bu depremle değişmiş.” – Prof. Dr. Süleyman Pampal
İLYADA DESTANINDA DEPREM İZLERİ
Depremlerin tekerrür süreleri söz konusu olduğunda binlerce yıllık ipuçları takip ediliyor. Henüz aletsel verilerin olmadığı dönemlerde ise o günlerin yazılı eserleri ve fiziksel kanıtları ortaya koyuyor. Çanakkale için uzun ve bambaşka hikâyelerle dolu bir tarihin var olduğu düşünüldüğünde, her yeri deprem bölgesi olan Türkiye’nin batısı da depremlerle dolu geçmişiyle öne çıkıyor. Çanakkale’nin milattan öncesine uzanan deprem tarihi Homeros’un destanına konu oldu.
Prof. Dr. Pampal, “Ezine, Çanakkale’ye yakın. Oraya bakacak olursak, Homeros’un İlaydası’nda Troya’nın, büyük bir depremle tamamen harap olmuş ve yeniden kurulmuş olduğu yazıyor. Arkeolojik buluntular da bölgenin kesin olarak bir depremde yıkıldığını gösteriyor. 1912’de Ganos fayı 7.4 ile kırıldı. 1935’te Tekirdağ civarında 6.5’lik deprem var. 1975’te Ganos fayının batısında, Gökçeada tarafında 6.7’lik bir deprem daha var. ‘Ganos uyandı mı?’ diyoruz ama bu biraz zaman alacak gibi görünüyor. Çünkü bu sorunun cevabı, ‘zaten uyanık, uyanmış, daha ne yapsın’ olabilir. Bu fay Marmara’nın içine 50 ila 60 km devam ediyor. Doğuda Marmara tarafında 1935’te 6.5’lik deprem var. 1975 te ise 6.7’lik deprem var. Yani bu, çok uzak olmayan bir zamanda bu bölge enerjisini boşalttı demek. Bakıldığında, bölgede kısa bir tekrarlanma süresi de yok. Ancak daha güneyde 1944, 1953, 1964 depremleri var. Ezine’de daha önce küçük depremler de oldu. Çanakkale’nin bulunduğu boğazın güneyinde, son zamanlarda büyük deprem olmuş değil. Ancak İlyada’da geçen, milattan önce 1300’deki depremi biliyoruz” diye konuştu.
4.9’LUK SARSINTI NE İFADE EDİYOR?
Peki dün yaşanan 4.9 büyüklüğünde ve 12 saniye süren sarsıntının anlamı ne? Prof. Dr. Süleyman Pampal, bölgenin kuzey ve güneyindeki depremleri ve diri fayları da ele alarak, 4.9’un şifrelerinin ne anlama geldiğini şöyle açıkladı:
“Bursa civarı şu an oldukça riskli. Kuzey koldaki orta Marmara, Adalar Fayı 1894’te kırıldığı için acil kırılacağını var saymıyoruz. 1766’daki depremde ise orta Marmara Silivri açıkları kırılmıştı. Güneyde de 1944, 1953, 1964 depremleri var. Bu iki bölge arasındaki, kırılmamış parçaların kırılması mümkün. Güney kolunun bir kısmı denizdeyken, büyük kısmı karada. Sakarya’dan başlayıp, Pamukova, İznik, Bandırma, Balıkesir ve Çanakkale arasından Ege’ye iniyor. Orada orta kesimde kırılmamış parçalar var. Asıl tehlikenin büyük ve yakın olduğunu düşündüğümüz yer de orası.”